Kutsal Kitap’ta Cennet ve Cehennem Nasıl Anlatılıyor
Kutsal Kitap’a (Tevrat, Zebur ve İncil) göre başlangıçta Tanrı yeri ve göğü yarattı. Yarattığı bu yerde yani dünyada karanlık dışında hiç bir şey yoktu. Tanrı toprağı, yeryüzü şekillerini ışığı, suyu, denizi, güneşi, ayı, bitkileri, hayvanları vb mükemmel bir uyum içinde cennet olarak yarattı.
Tanrı, mevsimlerin, günlerin ve yılların olmasına karar verdi. Sonunda Tanrı bütün yarattığı varlıklardan en üstün olan insanları yarattı. Tanrı insanların bütün ihtiyaçlarını mükemmel bir şekilde karşıladı. Tanrı insanları Aden isminde bir bahçeye bakması ve onu işlemesi için yerleştirdi. İnsanların arasında çok samimi ve uyumlu bir ilişki vardı ve Tanrı da insanlarla bahçede dolaşıyordu. Tanrı’nın yarattığı Aden bahçesinde insanların arzu edebileceği ve Tanrı’nın sağlamadığı hiçbir şey yoktu. Tanrı dünyayı yarattığında istediği gibi mükemmel bir cennet yarattı.
Tanrı insanları çok iyi bir şekilde yarattı ve onların Tanrı’yı daha iyi tanımaları ve ona daha çok güvenmeleri için imkânları vardı. İnsanların hiç eksiği yoktu ve gelişmelerinin imkânı vardı. Tanrı insanları baskı altında olmadan koşulsuz seviyordu. İnsanların da onu kendi özgür iradeleriyle sevmelerini ve ona güvenmelerini istiyordu çünkü gerçek sevgide zorlama olamaz. Maalesef Şeytan insanları kandırdı ve Tanrı’nın sözlerinin doğruluğundan kuşku duymalarını sağladı. Böylece günahın asıl başlangıcı yani Tanrı’ya güvensizliğin tohumları insanların kalplerine ekildi.
İnsanlar Tanrı’ya güvenmediği ve itaat etmediği için dünya lanetlendi. Tanrı insanları Aden bahçesinden kovdu ve lanetlenen dünyada yaşamak zorunda kaldılar. İnsanlar günah işlediklerinden dolayı başlarına utanç, korku, acılar, bozulmuş ilişkiler ve ölüm getirdiler. İnsanlar Tanrı’ya karşı günah işledikleri için suçlu oldular ve Tanrı’ya layık değildiler. Aden bahçesine ve Tanrı’nın yarattığı cennete geri dönen yol günah yüzünden kapatıldı.
Tanrı pak ve kutsal olduğu için günahlı insanlarla aynı yerde olamaz bu yüzden insanlar günah işlediklerinde Aden bahçesinden kovuldular ve lanetli bir hayat yaşamak zorunda kaldılar. Fakat Tanrı insanların günahlı olmasına rağmen onları sevmeyi bırakmadı tam tersine onları çok sevmeye devam etti ve onları kurtarmak istedi. Günahlı oldukları için kendi kendileri kurtaramadılar, tertemiz günahlı olmayan kurtarıcı gerekiyordu ve Tanrı böyle bir kurtarıcı göndereceğinin sözünü verdi. Tanrı söz verdiği gelecek olan kurtarıcının cennete giden yolu tekrar açacağının sözünü verdi.
Kutsal Kitap Tanrı’nın dünyamızla ilgili hikâyesini anlatıyor ve herhangi bir hikâye gibi başlangıç, gelişme ve sonuç var. Kutsal Kitap’ın başlangıcında yukarıda anlatığım gibi Tanrı’nın dünyayı yarattığını okuyoruz. Tanrı dünyayı cennet gibi yarattı. Tanrı’ya iman edenler olarak gideceğimiz cennetin nasıl olacağını bilmek istediğimizde Kutsal Kitap’ta hem dünyanın insanlar günah işlemeden önceki hâline hem de cennet hakkında yazılanlara bakabiliriz. Tanrı’nın başlangıçta yarattığı cennetin nasıl olduğunu yukarıda biraz açıkladım. Kutsal Kitap’ta diğer cennetle alakalı yazılanlara bakalım. Peygamber Yeşaya yaklaşık İsa’dan 700 yıl önce cennetle ilgili şöyle yazdı:
‘Onun döneminde kurtla kuzu bir arada yaşayacak, parsla oğlak birlikte yatacak, buzağı, genç aslan ve besili sığır yan yana duracak, onları küçük bir çocuk güdecek. İnekle ayı birlikte otlayacak, yavruları bir arada yatacak. Aslan sığır gibi saman yiyecek. Emzikteki bebek kobra deliği üzerinde oynayacak, sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğuna sokacak. Kutsal dağımın hiçbir yerinde kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek. Çünkü sular denizi nasıl dolduruyorsa, dünya da Rab’bin bilgesiyle dolacak.’ (Yeşaya 11:6-9).
Başka bir yerde Yeşaya tekrar cennetle ilgili peygamberlik etti. Yeşaya şöyle yazdı:
‘Çünkü bakın, yeni bir yeryüzü, yeni bir gök yaratmak üzereyim; geçmiştekiler anılmayacak, akla bile gelmeyecek. Yaratacaklarımla sonsuza dek sevinip coşun; çünkü Yeruşalim’i coşku, halkını sevinç kaynağı olarak yaratacağım. Yeruşalim için sevinecek, halkım için coşacağım. Orada ağlayış ve feryat duyulmayacak artık.’ (Yeşaya 65:17-19).
Yeşaya’nın peygamberliklerine göre cennet çok huzurlu ve uyumlu bir yer olacak. Düşmanlık, korku, nefret, ağlayış, feryat vb. olmayacak. Cennette kimse zarar vermeyecek. Yeşaya’nın peygamberliklerini okuduğumuzda Tanrı’nın ilk yarattığı cenneti hatırlatıyor. Tanrı’nın yeni bir yeryüzünü yeni bir göğü yaratacağını okuyoruz, ve şimdiki tanıdığımız, bozulmuş ve lanetlenen dünya olmayacak ve hatırlamayacak. Yeşaya’nın peygamberlikleri şiir gibi yazıldığı için mecazi olarak anlaşılabilir. Bu yüzden yazdıklarından net bir anlam çıkarılmaz. Tanrı’nın gelecek için hazırladığı cennet o kadar mükemmel ki tam olarak nasıl olacağını kavrayamayız.
İncil’de İsa Mesih Cennet’ten hem Tanrı’nın Egemenliği hem de Göklerin Egemenliği olarak bahsetti. İncil’de Tanrı’nın Egemenliği ve Göklerin Egemenliği aynı anlamı taşıyor. Burada Tanrı’nın Egemenliği kullanacağız. Tanrı’nın Egemenliğinin yaklastığını ilk olarak peygamber Vaftizci Yahya söyledi (‘Tövbe edin! Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır’ (Matta 3:3)) ve İsa Mesih bu öğretiyi devam ettirdi (‘O günden sonra İsa şu çağrıda bulunmaya başladı: Tövbe edin! Çünkü Göklerin Egemenliği yaklaştı’ Matta 4:17).
O dönemdeki Yahudiler için Tanrı’nın Egemenliği, Tanrı’nın dünyanın son günlerinde halkını düşmanlarından kurtaracağı, onların huzur içinde yaşamalarını sağlayacağı anlamını geliyordu. Tanrı’nın Egemenliğinin beklenen Mesih aracılığıyla hazırlanacağına ve sonunda Tanrı’nın Egemenliğinin geleceğine inanılıyordu.
Peygamber Vaftizci Yahya, İsa Mesih gelmeden önce yolunu hazırlamak için geldiğini söyledi ve Tanrı’nın Egemenliğinin yaklaştığını söylediğinde İsa Mesih’in yakında geleceğini söylemek istedi. Tanrı’nın Egemenliğinin İsa Mesih’in bulunduğu yer olduğunu anlaşıldı. Birara peygamber Vaftizci Yahya tutuklandı ve hapishanedeyken İsa Mesih’in gerçekten beklenen Mesih olup olmadığından şüphelenmeye başladı. O haldeyken öğrencilerini İsa Mesih’e onun beklenen Mesih olup olmadığını sormaya gönderdi. İsa Vaftizci Yahya’nın öğrencilerine ne işitip gördüklerini öğretmenlerine anlatmalarını söyledi. Öğrencilerin işitip gördükleri bunlar: ‘Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler yürüyor, cüzamlılar temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara duyuruluyor.’ (Matta 11:5) ve bunları Vaftizci Yahya’ya anlattılar. Hem İsa Mesih’in söylediklerini hem de yaptıklarını bu dünyadan olmayan bambaşka bir egemenlikten geldiğini ve İsa Mesih’in onu getirdiğini açıkça gösteriyordu.
İsa Mesih Tanrı’nın Egemenliği hakkında konuşutuğunda hem Tanrı’nın Egemenliğinin gelmiş olduğunu hem de onun geleceğini söyledi. Bir gün Ferisiler İsa’ya, Tanrı’nın Egemenliğinin ne zaman geleceğini, sordu. İsa, ‘Tanrı’nın Egemenliği göze görünür bir şekilde gelmez. İnsanlar da, ‘işte burada’ ya da, ‘işte şurada’ demeyecekler. Çünkü Tanrı’nın Egemenliği aranızdadır’ diye dedi (Luka 17:20-21).
İsa Mesih bir çok defa benzetmelerle Tanrı’nın Egemenliğinin nasıl olduğunu anlattı. Bir kere Tanrı’nın Egemenliği bir kralın düğün şölenine benzetiyordu. Bütün davet ettikleri daveti reddettiği için kralın düğününe davet edilmeyi hiç beklemeyenler düğününe getirildiler. Burada İsa Mesih hem Tanrı’nın Egemenliğinin geleceğini hem de Tanrı’nın Egemenliğinin bir kralın düğünü gibi olacağını söyledi. Kim bir kralın düğününe gelmek istemez mi? Daveti reddedenler kralı istemediğinden düğününe gitmediler fakat hayatlarında krala değer vermediklerinden dolayı düğün davetini reddettiler ve düğüne gitmediler.
İsa Mesih’in öğretiklerine göre Tanrı’nın Egemenliğinin hem görünmeyen bir şekilde İsa Mesih’le birlikte geldiğini ve İsa Mesih’in bulunduğu yerde olduğunu, hem de gelecekte görünecek bir şekilde mükemmel bir şölen gibi geleceği anlaşılıyor. Böylece İsa Mesih’in öğretiklerine göre Tanı’nın Egemenliğinin görünmemesine rağmen gelmiş olan bir egemenlik olduğunu gösteriyor. Bu dünyadaki tanıdığımız sınırlı egemenlikler gibi değil, Tanrı’nın Egemenliği ruhsal görünmeyen bir egemenlik. Ruhsal bir egemenlik de gerçek bir egemenliktir ve insanlar ruhsal bir şekilde bu egemenliğin üyeleri olabilirler. Bu dünyada kimlerin Tanrı’nın Egemenliğinin üyeleri olup olmadıkları dışardan görünmüyor. Fakat İsa Mesih çok açıkça, onun sözünü işitip onu gönderene iman edenin sonsuz yaşamı kavuşacağını ve böyle birinin yargılanmayacağını, ölümden yaşama geçtiğini, söyledi (Yuhanna 5:24). Yani İsa Mesih’in söylediklerini işitip onlara itaat edenler ve Tanrı’ya iman edenler Kıyamet Günü’nde yargılanmayacaklar için bu hayatta bile kesinlikle sonsuz yaşama kavuşurlar.
Özetlersek, İsa Mesih’in öğrettiklerine göre Tanrı’nın Egemenliği İsa Mesih’le ruhsal bir şekilde dünyaya geldi ve İsa Mesih’e inanıp itaat edenler bu hayatta Tanrı’nın Egemenliğinin üyeleri olup sonsuz yaşama kavuşurlar. Fakat İsa Mesih Tanrı’nın Egemenliğinin görünür fisiksel bir şekilde geleceğini de söyledi. İsa Mesih ölümden dirildikten sonra göğe alındığı günde melekler öğrencilerine onun dünyanın son günlerinde geri geleceğini, söylediler. O zaman İsa Mesih görkemli tahtına oturunca ulusların hepsi onun önünde toplanacak ve o bütün insanları iki ayrı gruba ayıracak. Bu dünyada İsa Mesih’e inanıp itaat edenleri sağına alacak ve onlara ‘Sizler, Babam’ın kutsadıkları gelin!’… ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın’ (Matta 25:34) diye söyleyecek. Diğerleri ise soluna alacak ve onlara ‘Ey lanetliler, çekilin önümünden! İblis’le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!’ (Matta 25:41) diye söyleyecek.
İncil’in son bölümde İsa Mesih’in öğrencisi, Yuhanna, son günlerde ne olacağı hakkında bildirilen bir vahiyi anlatıyor. Yuhanna şöyle yazıyor: ‘Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan kalkmıştı… Tahttan yükselen gür bir sesin şöyle dediğini işittim: İşte, Tanrı’nın konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar onun halkı olacaklar, Tanrı kendisi de onların arasında bulunacak. Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı. Tahtta oturan, ‘İşte her şey yenileniyorum’ dedi’ (Vahiy 21:1-5).
Tanrı dünyanın ve içindeki herşeyin yaratıcısıdır. Geçmişte olan ve gelecekte olacak herşeyi bilir ve her şeye hakimdir. Onun rızası dışında hiçbir şey gerçekleşmez. Tanrı bizi gelecekte ne olacağını bilemeyeceğimiz bir şekilde yarattı fakat o geleceği bilir çünkü o Tanrı’dır. İncil’in son bölümünde İsa Mesih’in öğrencisi Yuhanna Tanrı’nın dünyanın son günleriyle ilgili ona verdiği vahiy yazıyor. Bu vahiye göre dünyanın sonu gelmeden önceki günlerde çok garip şeyler olacak. Bütün bunlar bitince Yuhanna sonun nasıl olacağını yazıyor ve Kıyamet koptuktan sonra yeni bir başlangıcın olacağını anlıyoruz. Bu yeni başlangıç bize Tanrı’nın dünyayı ilk yarattığı halini hatırlatıyor çünkü Yuhanna yeni bir gök ve yeni bir yeryüzü gördüğünü anlatıyor. Önceki gökle yeryüzün ortadan kalktırılacağını yazıyor.
Aden bahçesinde Tanrı’nın insanlarla birlikte yürüdüğünü ve onların arasında çok samimi bir ilişki olduğunu anlıyoruz. Kıyametten sonraki yeni dünya, Tanrı’nın insanlarla birlikte yaşayacağı bir yer olacak. Bu dünyada günahin Tanrı’nın ve insanların arasına getirdiği ayrılık tekrar olmayacak ve günahın getirdiği sonuçlar da olmayacak. Ne kötülüğün ne ölümün ne de ıstırabın olamayacağını yani mükemmel bir yer olacağını anlıyoruz. Kıyamet’ten sonraki yeni dünyanın adı Cennet’tir! Cennet’te günah yüzünden gelen lanet kaldırılacak ve her şey tam Tanrı’nın yarattığında istediği gibi olacak.
Günahlı olduğumuz ve kendimizin düştüğü durumu derin bir şekilde anlamadığımız için sürekli bu lanetlenen dünyaya göre arzularımızı yerine getiriyoruz. Fakat Tanrı’nın bize olan sevgisini daha da fazla bildikçe arzularımızı Tanrı’ya göre şekillendiriyoruz. Bu günaha düşen ve lanetlenen dünyada yaşamaya alıştığımız için dünyasal şeyleri arzuluyoruz fakat Tanrı bizi bambaşka bir egemenlik için yarattı ve Tanrı’yı ve onun bize olan sevgisini anladığımızda onun bizim için hazırladığı cennetin nasıl olacağını anlamaya başlayabiliriz. O zaman arzularımız değişmeye başlayacak ve dünyasal kirli arzulardan uzaklaşmaya başlayacağız.
Son olarak Cehennem hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Tanrı ‘bütün insanların kurtulup gerçeğin bilincine erişmesini ister’ (1. Timoteos 2:4). Tanrı hiç kimsenin mahvolmasını istemiyor. Fakat buna rağmen bazı insanlar maalesef Cehennem’e gidecek. Yukarıda Matta’dan alıntıya göre Tanrı hiç bir insan için bir Cehennem hazırlamadı. Matta’ya göre Kıyamet Günü’nde İsa Mesih yargı tahtına oturacağında solundaki insanlara, ‘Ey lanetliler, çekilin önümünden! İblis’le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!’ (Mata 25:41). Cehennem İblis’le melekleri için hazırlandı, insanlar için değil. Fakat İsa Mesih’e inanmayıp onu itaat etmeyenler İblis’le melekleriyle Cehennem’e gönderilecekler. Cehennem sönmez ateşli bir yer olacak. Ne kadar açılı ve korkunç bir yer olduğunu kavrayamayız. Oraya gidenler için sonsuza dek hiç çıkış olmayacak.
Bu konula ilgili küçük bir video izlemek isterseniz bu linke tıklayabilirsiniz: Cennet ve Dünya